Kazakistan'da Demokratikleşme Ve Modernizasyon Çabaları; Nazarbayev Faktörü
SSCB sonrası Orta Asya ülkelerinde yaşanan siyasi gelişmelerin karakteristik özelliği, demokrasinin yukarıdan aşağıya doğru ve çoğunlukla eski rejimin üst düzey yönetici kadroları tarafından geliştirilmesidir. Bu durum başlangıçta çeşitli sıkıntıların yaşanmasına neden olmuşsa da, yeni anayasaların kabulü, parlamentonun, siyasi partilerin ve STK’ların kurulması gibi ciddi adımlar sorunların çözümünü kolaylaştırdı.
Söz konusu ülkelerde gerçekleştirilen
anayasal reformlar bu ülkelerin, geleneksel toplumu ve siyasi rejimleri yeniden
yapılandırma, batı kaynaklı anayasa normlarını kendi kültürüne aşılama çabası
ile ilgi olarak görülebilir. Küreselleşme ve modernizasyon beklentilerine bölgedeki
ülkelerin farklı cevaplar verdiklerini ve farklı modeller sergilediklerini
söyleyebiliriz. Örneğin, renkli devrim (Kırgızistan), otoriter modernizasyon (Kazakistan), reform karşıtlığı (Tacikistan ve Özbekistan)
veya mevcut yönetim şeklinin dönüşmekte olduğunu göstermek için yapılan
biçimsel değişiklikler. Kazakistan’da Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılıp yerine
Anayasa Konseyi’nin kurulmasını ya da Kırgızistan’da 2012 yılında yaşanan
devrimin ardından Anayasa Mahkemesi’nin iptal edilmesini demokratikleşme ve
modernizasyon yolunda görülen tezatlardan olduğu söylenebilir.
Ancak
bütün olumsuzluklar rağmen Kazakistan Cumhuriyeti demokratikleşme
ve modernizasyon yolunda kısa sürede çok büyük mesafe kaydetmeyi ve önemli
kazanımlar elde etmeyi başardı. Kazakistan Cumhuriyeti kısa zamanda güçlü,
istikrarlı ve çevresine örnek olacak bir ülke haline geldi.
Kazakistan’ın
başarısının en önemli nedenlerinden biri de Kazakistan’da uygulanan otoriter
modernizasyon ve demokratikleşme metodunun ülke ve bölge koşulları açısından en
uygun model olmasıdır diye düşünüyoruz. Nitekim her ülkeye aynı hazır reçetenin
sunulması düşüncesinin sonuçlarının hayal kırıklı olabileceği unutulmamalıdır.
Kazakistan geçmişle gelecek arasında bağ kurmayı, evrensel demokrasi normlarını
kendi kültürüne kademeli biçimde uyarlamayı başarmıştır.
Kazakistan
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in karizmatik
liderliği ve akılcı politikaları sayesinde ülke uluslararası normlara uygun bir
Anayasaya kavuşmuş, ihtiyaç duyulduğunda anayasal ve yasal reformlar
geçekleştirilmiş, siyasi partiler ve STK’lar kurulmuş, laiklik benimsenmiş,
bölge ve dünya ile bütünleşme yoluna girilmiş, güçlü bir ekonomi ve siyasi
istikrar sağlanmıştır.
Uzun
yıllar Ruslaştırma politikalarına maruz kalan, dilini, tarihini, kültürünü
unutmaya zorlanan Kazak Halkı Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev önderliğinde
üzerindeki ölü toprağını atmış ve dünya siyaset sahnesine bağımsız, demokratik
ve her anlamda güçlü bir ülke olarak çıkmayı başarmıştır.
Kazakistan’ın
1991 yılında bağımsızlığını kazanmasında SSCB’nin son yıllarda yaşadığı büyük
sorunların, zayıflama ve dağılma sürecine girmiş olmasının elbette önemli bir
rolü olmuştur ama asıl önemli etken Kazak Halkının yüzyıllardır sönmek bilmeyen
bağımsızlık ve özgürlük tutkuları, cesaretleri ve mücadeleci karakterleridir.
Çağdaş
demokratik bir toplum ancak kişi hak ve hürriyetlerini güvence altına alan ve
bireyi ikinci plana iten yaklaşımları reddedilmesi gerekliliğinin bir bütün
olarak benimseyen bir anlayışla şekillendirilebilir. Kazakistan’da
modernizasyon ve demokratikleşme çabalarına bu perspektiften bakıldığında bunun
hiç de kolay bir süreç olmadığı anlaşılacaktır.
Siyasal,
sosyal ve ekonomik açıdan son derece yıpranmış, çökmüş bir sistemin ardından,
Kazak Halkının biran önce kendini toparlama ve kendi ayakları üzerinde durma
mücadelesi takdire şayandır. Türk Dünyası’nın “Ak Sakallısı” olarak kabul
edilen Nursultan Nazarbayev büyük bir liderdir ve halkının bağımsızlık
mücadelesinde önemli roller üstlenmiştir.
Kazakistan’ın bağımsızlığının sağlanması ve korunması için güçlü bir
lidere, güçlü bir ekonomiye, dinamik bir nüfusa, güçlü bir orduya, ileri bir
teknolojiye ve yeni bir vizyona ihtiyacı vardı ve bunu sağlayan kişi Nursultan
Nazarbayev oldu.
Nursultan
Nazarbayev ABD ve AB ile ilişkilerini geliştirerek, stratejik açıdan Rusya ve
Çin arasında sıkışmaktan kurtulmuş ve komşularına karşı daha geniş bir manevra
alanına kavuşmuştur. Bu gelişme Nursultan
Nazarbayev’in dış politikada ne denli başarılı olduğunu ve stratejik açıdan ne
denli doğru hamleler yapabildiğini gösteren önemli göstergelerden biridir.
Kazakistan
sahip olduğu zengin yeraltı kaynaklarını, dünya ve bölge açısından büyük önem
taşıyan jeopolitik konumunu, siyasal ve kültürel birikimini çok iyi
değerlendirmiş, bölgesindeki ve dünyadaki dengeleri iyi analiz etmiş,
uluslararası normlara uygun laik, demokratik bir cumhuriyet yolunda ilerlemeyi
tercih etmiş ve bu sayede de şaşkınlık verecek derecede hızlı bir biçimde
bölgenin lider ülkesi olmayı başarmıştır.
Expo
2017’yi Astana’nın kazanmış olması, bile başlı başına Kazakistan Cumhuriyeti’nin
uluslararası alanda ne denli başarılı olduğunu anlamamıza yetecektir.
2012’de
yapılan değişiklikle “Türk Keneşi” adını alan, Türkiye, Kazakistan, Azebaycan
ve Kırgızistan’ın içinde yer aldığı “Türk Konseyi”nin fikir babası Nursultan
Nazarbayev’dir ve Nazarbayev’in Türk Dünyası’ndaki etkisi her geçen gün biraz
daha artmaktadır.
ÇAĞLAR ERBEK
ÇAĞLAR ERBEK
Yorum Gönder