IRAK VE SURİYE’Yİ BİTİRDİLER SIRA TÜRKİYE’YE GELDİ
Çağlar Erbek
20 Temmuz 2015
Bugün Suruç’ta
haince bir saldırı gerçekleştirildi. Onlarca vatandaşımızın hayatını kaybettiği
bu katliamı lanetliyor, hayatını kaybedenlere Tanrıdan rahmet, aileleri ve
yakınlarına başsağlığı diliyorum. Aynı gün Adıyaman’da haince şehit edilen
uzman onbaşımıza yönelik terör saldırısını da lanetliyor, şehidimize tanrıdan
rahmet, ailesine ve Türk Milletine başsağlığı diliyorum. Terör nereden gelirse
gelsin; kime yönelik gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin lanetlemek insanlık
görevidir.
Lafı
gevelemeden, korkmadan, çekinmeden açık açık söylemek zorundayız. Dost ve
müttefik bildiğimiz emperyalist güçler bölgede büyük bir oyun kurdular. Uzun
yıllardır planlanan ve ince ince hayata geçirilen bu oyunun gereği olarak önce
Irak'ı ardından Suriye’yi bitirdiler. Her iki ülkeyi de cehenneme çevirip,
paramparça ettiler. Komşuyu komşuya, kardeşi kardeşe, Müslümanı Müslümana,
Arabı Araba öldürttüler.
Batının
egemen güçleri kendi ülkelerinde ne kadar radikal İslamcı varsa bu bölgeye
gönderip maşa olarak kullandılar. Bu unsurlara bölgede katliamlar yaptırdılar.
Araplar, Türkmenler ve Yezidilerin elindeki toprakları ele geçirtip ardından
diğer ortakları Kürt ayrılıkçılara bıraktırdılar. Aynı zamanda da bu radikal
unsurlardan ülkelerini temizlemiş, tehdidi Müslüman ülkelere ihraç etmiş
oldular. Bir taşla birkaç kuş vurmak diye tam da buna denir.
Her ne kadar
Suriye’de rejimi yıkamamış olsalar da Suriye'nin Kuzeyinde istedikleri
değişimleri gerçekleştirdiler ve Kuzey Irak’la Kuzey Suriye'yi birleştirecek duruma
geldiler. Bununla da kalmadılar oluşturmayı hedefledikleri kukla devleti
Akdeniz'e bağlamak için Türkiye'nin güney sınırı boyunca bir koridor inşa
etmeye başladılar. Zurnanın zırt dediği yer de burası oldu. Şu ya da bu nedenle
güneyindeki gelişmelere çok fazla müdahale etme yanlısı olmayan Türkiye
kendisine yönelik tehdidi algıladı ve ulusal güvenliği ve çıkarları gereği böyle
bir oluşuma asla izin vermeyeceğini deklare etti.
Emperyalizmin
planları 3-5 yıllık değildir. Onlarca hatta bazen yüzlerce yıl sonrasını dahi
gözeterek planlarını yaparlar ve bu planlarını uygularken her yolu mubah
görürler. Eğer planlarının başarıya ulaşmasında "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"ni
ve "Türk Milleti"ni bir engel, bir tehdit olarak algılarlarsa Türkiye’yi kan
gölüne çevirmekten asla çekinmezler.
Görünen odur
ki Türkiye oynanan oyunun farkındadır ve ulusal çıkarlarını ve ulusal varlığını
tehdit eden gelişmelere göz yummak niyetinde değildir. Egemen güçlerin bunu
öngörmemiş olabileceğini düşünmek saflık olur. Aksine öngörmüşlerdir ve masada
kabul ettiremezlerse zorla kabul ettirme hatta gerekirse yok etme yoluna dahi
gidebilecek cürete sahiptirler.
Altını
çizerek söylemeliyim ki şu anda Suriye’de ve Irak’ta birbirinin düşmanı olarak
gösterilen ve çatıştırılan tarafların arkasında aynı güç vardır. Bir birinin
karşıtı gibi yutturulmaya çalışılan bu terör grupları aynı planın parçalarıdır
ve aynı merkezlerden sevk ve koordine edilmektedir.
Emperyalizmin
bölgede oynadığı oyunlar, uyguladığı strateji ve taktikler aslında çok da yeni değildir.
Önce bir öcü yarattı. Sonra o öcüye karşı silahlı gruplar oluşturup iç savaş
çıkarttı. Sonra kendi kontrolündeki silahlı terör grupları arasında bir
tahterevalli kurdu. Kanseri gösterip vereme razı etme taktiğini uyguladı.
Suruç
saldırısı aslında sadece orada basın açıklaması yapan bir grup geç insana yapılmadı.
Onların şahsında tüm Türkiye’ye ve tüm Türk Halkına yapıldı. Bu Türkiye’ye bir
tehdittir. Türkiye'nin ulusal varlığına yönelik açık bir saldırıdır. Türkiye’de
iç kargaşa yaratma, halkı ayrıştırma, kamplaştırma, bölüp parçalama ve nihayetinde
yok etme niyetinin açıkça ilanıdır. Umarım yanılıyorumdur ama korkarım ki bu
saldırının arkası da gelecektir.
Vatanımız,
Cumhuriyetimiz ve ulusal varlığımız tehdit altındadır. Emperyalizm ve yerli
işbirlikçileri ülkemizi kana bulamak niyetindedir. Yıllardır ülkemiz üzerinde uygulanan
sinsi politikalar sonucu toplumumuz ayrışma ve bölünme riski ile karşı
karşıyadır. Aynı acılarla yanan, aynı sevinçlerle coşan bir toplum olmaktan
çıkmak üzereyiz ki bu en büyük tehlikedir. Bu ulusal bilincin yok olması demektir.
Ulusal bilincini kaybetmiş bir milletin de ayakta kalması mümkün değildir.
Oyunu bozmak
bizim elimizdedir. İç çekişmeleri, sürtüşmeleri, kavgaları bırakıp kenetlenmek
zorundayız. Gün birlik olmak günüdür.
Yorum Gönder